Sosyal Medya

Makale

Ä°ranÂ’da ne oluyor, niye oluyor?

Ä°ran’da hayat pahalılığı ve iÅŸsizliÄŸi protesto olarak baÅŸlayan nümayiÅŸler yer yer rejim aleyhtarı bir hüviyete büründü.

Sosyal medyada paylaşılan bazı nümayiÅŸ videolarında, rejimin başı olan Ali Hamaney’in posterlerinin “Hamaney’e ölüm!” sloganları eÅŸliÄŸine yakıldığını görüyoruz. Resmî ideolojiye / teolojiye göre Hamaney, sadece “Ä°slam Ä°nkılabı Rehberi” deÄŸil, bunun ötesinde “Veli-yi Fakih” yani “Ä°mam Mehdi’nin Naibi” olduÄŸuna göre, rejimin ‘kutsal’ına isyan söz konusu.

Yükselen sloganlar arasında Åžah Rıza Pehlevi’ye hasret sloganları ve “Ä°slam Cumhuriyeti istemiyoruz” sloganı da varmış. Buna ÅŸaşıranlar olabilir. Ben ÅŸaşırmıyorum. Ä°ran’ın çarşısını pazarını çok gezdim, mollaları yerin dibine batıran Ä°ranlılara çok rastladım, “Åžah zamanı çok iyiydi” diyen Ä°ranlı da gördüm, rejimi Ä°slam’la özdeÅŸleÅŸtirdiÄŸi için Ä°slam’a öfke duyan Ä°ranlı da…

Nümayişlerde doğrudan doğruya İslam karşıtı slogan atan kimselerin olduğunu duysam bile şaşırmam.

***

Emperyalistler illa ki işin bir tarafından tutacaklar ama meselenin kaynağında emperyalistlerin fitneleri değil İran yönetiminin -bu fitnelere çanak da tutan- hataları yatıyor.

Meselenin kanyağına inmek için, Ä°ranlı âlim Hüseyin Ali Muntazeri’nin 2007’de bir Japon gazetesine (Mainchi) verdiÄŸi beyanata bakalım: “Ayetullah Humeyni ÅŸiarları yükseltti, bizler de onunla beraberdik. Bu ÅŸiarlar vasıtasıyla insanlar meydana çıktı ve devrim kazandı. Åžiarlarımız, ‘Bağımsızlık, Özgürlük ve Ä°slam Cumhuriyeti’ idi. Bağımsızlık bir aÅŸamaya kadar gerçekleÅŸti. Ancak özgürlük ve Ä°slam Cumhuriyeti’ne gelince hâlâ önümüzde uzun bir yol var.... Anayasadaki meÅŸru ve açık özgürlükler kolayca ezilmektedir. Bu da önderlerin kendileri için anayasanın ve ÅŸeriatın üstünde koydukları dokunulmazlıkla gerçekleÅŸmektedir. Hâlâ birçok parti özgürlük sahibi deÄŸildir. Bazı siyasi gruplar sadece iktidardakilerin üsluplarına muhalefetleri sebebiyle yasadışı sayıldı. Sadece iktidardakileri öven basın organları hürdür. Bu organlar istediklerini söyler ya da kendilerine ne emredilirse onu yazar. Ancak hükümetten bağımsız medya yöneticilerine, emniyet ve yargı kurumları tarafından sorunlar çıkarılır...”

Mesele, Ä°slam’a dayandığını iddia eden yöneticilerin ceberrutluÄŸundan kaynaklanıyor. Bu ceberrutluk, halkın büyük bir kısmını devlete, küçük olduÄŸunu umduÄŸum bir kısmını ise devletin yanı sıra Ä°slam’a da muhalif olmaya sevk ediyor.

***

2009’da da kitlesel protesto gösterileri olmuÅŸtu Ä°ran’da. Protestocu kitleler, Mir Hüseyin Musavi (Eski BaÅŸbakan), Muhammed Hatemi (Eski CumhurbaÅŸkanı) ve Mehdi Kerrubi (Eski Meclis BaÅŸkanı) gibi “inkılabî” siyasetçilerin posterlerini taşıyor, yani mevcut nizam dahilinde bir çözüm arıyorlardı. Rejim bunların üzerine yine de amansız ve gereksiz bir ÅŸiddetle gitti. Güvenlik güçleri yahut “Besic” denilen rejim milisleri, çok sayıda göstericiyi öldürdü. Tutuklanan göstericiler -Eski CumhurbaÅŸkanı HaÅŸimi Rafsancani’nin oÄŸlu dahil- iÅŸkenceden geçirildi. Musavi ve Kerrubi ev hapsine alındı (Sekiz senedir ev hapsindeler).

O günlerde yazdığım bir yazıda şöyle demiÅŸtim: “NümayiÅŸlerde Åžah'ın veya onun oÄŸlunun deÄŸil Mir Hüseyin Musavi ve Muhammed Hatemi'nin posterleri taşınıyor; fakat bu kanlı tahriklerin önü alınmazsa, bir gün muhaliflerin ellerinde 'sistem dışı' posterler de görebiliriz.”

O gün geldi galiba.

***

Muntazeri’den bir alıntı daha; 11 Åžubat 1989’da, devrimin 10’uncu yıldönümü münasebetiyle yaptığı konuÅŸmadan: “Ne yazık ki iÅŸ yapmak ve devrim deÄŸerlerini korumak yerine slogan attık. Halka deÄŸer vermek ve onu söz sahibi yapmak yerine halkın zeki ve aktif güçlerini hayal kırıklığına uÄŸrattık, mücerretleÅŸtirdik. Bu yüzden ÅŸimdi öyle bir noktaya geldik ki, yönetimde kalabilmek için ilk sloganlarımızın ve deÄŸerlerimizin karşısında durmak zorunda kalıyoruz. Ä°ran hükümetinin ayakta kalması gerekçesiyle ahlaki ve Ä°slami deÄŸerler ihlal edilemez. Söz konusu deÄŸerler, uÄŸruna devrim yaptığımız ve halka sloganlarımızla vaat ettiÄŸimi deÄŸerlerdir. Devlet bir vasıtadır, gaye deÄŸil. DeÄŸerler gayedir.”

Muntazeri’nin Humeyni’den sonraki “rehber” olması öngörülüyordu. Ne var ki bu saÄŸduyu çaÄŸrıları yüzünden 1989’un mart ayında Humeyni tarafından istifaya -haleflikten feragate- zorlandı. Humeyni böyle yapmasaydı, öldüğünde yerini Hamaney deÄŸil de Muntazeri alsaydı, Ä°ran’da iÅŸler bu noktaya gelmeyebilirdi.

***

2009’daki protestolar gibi ÅŸimdiki protestolar da bastırılabilir. Ama Ä°ran için için kaynamaya devam eder. Bugün deÄŸilse yarın öyle bir patlayabilir ki, anlı ÅŸanlı rejim muhafızlarının alayı da o patlamada duman olup gidebilir. Korku duvarını bir kere aÅŸtı mı, ölümlere bir kere alıştı mı, Ä°ran halkını durdurabilene aÅŸk olsun! Åžah Rıza, 1979’daki devrimi durdurmak için ÅŸiddetin dibini bulmuÅŸtu da ne fayda? “Ä°slam Cumhuriyeti”nin ÅŸiddeti niye Åžah’ın ÅŸiddetinden daha caydırıcı olsun ki?

***

Tek yol ıslahat. Diken üstündeki Ä°ran devleti, her ÅŸeyden evvel, Ä°slam’ı temsil iddiasını bırakmalı ve neredeyse Ä°mam Mehdi’nin “masum”luÄŸunu -hatadan münezzehliÄŸini- atfettiÄŸi “Veli-yi fakih” vasıtasıyla el koyduÄŸu cumhuriyeti cumhura geri vermeli. 1979 Devrimi’nin ÅŸiarlarına geri dönme basiretini göstermediÄŸi müddetçe kendi kuyusunu kazmaya devam eder. Dahası, “Ä°ran Ä°slam Cumhuriyeti” ile Ä°slam’ı tefrik edebilecek kadar ÅŸuur sahibi olmadıkları için Ä°slam’dan uzaklaÅŸan  kimselerin çoÄŸalmasına yol açar.

kaynak: Karar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.